4 Nisan 2007 Çarşamba

Şanslı Piyango




“Yaşayıp gidiyoruz hanım kızım.Eğer izlediğiniz varsa fimler, tiyatrolar, okuduğunuz varsa romanlar, gazeteler, dergiler, katıldığınız varsa konferanslar, sohbetler, konuştuğunuz ,söyleştiğiniz varsa paneller, gittiğiniz varsa ormanlar, piknikler, yürüdüğünüz varsa sahiller bir yerlerindesinizdir hayatın. Sosyal denir sizin için değil mi? Deforme olmuşsunuzdur az biraz. Bütün çiçekler su ister misali saçıyorsunuzdur varsa enerjinizi. Sayın bilmemkin sizin için bu konuda ne mi söylemek istiyor varsa ilginiz dinlersiniz belki. Müsaade etmenize gerek yok. Akın akın, ılık ılık akmıştır müziği rüzgarın varsa içinize. Fakat ki o şarkılardı hani huzur bulduğunuz değiştirebilir mi evreni varsa merkezinize, Doğru ! Nezaketle sunulmuştu yaşam oysa size. Bu programın varsa yarışmacılarının özenle hazırlanmasını gerektirmez ki koşmaktır zaten aslolan.Halbuki dönülecek bir kulis bile yoktur. Görmüyorum küçüğüm, varsa kalan ömrünüzü özür dilerim, ukalıkla geçirmeyin. Bunları çünkü varsa bile artık görmüyor gözlerim. Şartlar belli, şühedalar belli.Zenginim tabiive her zengin kadar arsız olduğum da söylenebilir. Haa pardon “Nasıl bu kadar zengin oldunuz?” demiştiniz değil mi röportajın başında. Ben yalnız tek soru demiştim. Ama önce “Nasılsınız?” demiştiniz, Ha hay nereden nereye geldim. Ben anlatayım o zaman varsa vaktiniz.

Bir felsefem vardır benim,Türkiyenin en iyi bulaşık, çamaşır, yüzey temizliği ve diğer tüm deterjanları yani bizim şirketin deterjanları varsa evinizde hayat çok kolaydır sizin için, varsa deformasyon anılarınızda, varsa dejenerasyon ruhunuzda, siler, geçer, parlatır, bir hal alacaktır hayat sizin için.

Önce aynalardan başlanmalıdır işe. Mesela varsa salon aynasından başlamalısınız. Hani çok çok misafir göçü alan bir yerdir ya evin salonları, bir çok kiri barındırır bu yüzden aynalar. Önce o tortular çözülmelidir birer birer. Bereket yüzey kaygandır, su da akmaz ya kireç de tutmaz. Bu yüzden varsa karınızı ayartan yakın dostları, mesela bu yüzeylerden rahatça temizlersiniz.Sonra mesela yatakodasının aynasına geçebilirsiniz Her türlü günahı yansıtan bu aynalar, en şehvetli sevişmelerinizden, şefkat dolu oynaşmalarınıza kadar artık tövbe estağfirullah nelere tanık olurlar. Lakin belki yatağınızda varsa akrepler hani o kapıdan, bacadan, kımıl kımıl girerler ya, en mahrem yerlerde hemde ummadık anlarda çıkıverirler sizi sokmak için. Birde yatağınıza kadar süzülmüşlerse sinsi sinsi, sokuverilerler zehirli iğnelerini, alimallah. Karınızın boynundaki varsa kızarıklıklardan anlarsınız ya en acısı neyse işte özellikle bunları silmek için de parlatın aynaları, alın bütün kara gölgeleri üzerlerinden,eritin eritin gitsin üzerindeki koyu kopkoyu renkleri..

Sonra süpürün, toz alın, tozunu alın bütün yüzeylerin. Hatta en değer verdiğiniz cam kenarındaki mor menekşelerininizin yapraklarını bile ovalayın, belki zehirli ve kemikli parmaklar uzanmıştır onlara siz evde yokken. Belki birini koparıp karınızın dalga dalga saçlarına takıp sonra kulağının arkasından öpmüşlerdir ve siz belki varsa gözleriniz yine de görmemişsinizdir, farketmemişsinizdir, çünkü kir zerredir, benektir, oradadır..

Koşunuz efendim, koşunuz, her nokta, her virgül, evde ne varsa ıvır zıvır birbir itinayla bir hüzzam beste okur gibi geçin üzerinden.Köşebucağınız varsa karanlık, varsa yaranız kanayan ve çöreklenmiş hayaletler varsa kanınıza susayan, toplayınız hepsini birbir. Hatta belki rastlarsınız örümcek ağlarına.. Her evde bulunur, siz daha gençsiniz, sizde olmaz belki ama neyse işte mazur görün, onlar örmüşlerdir aylarca ağlarını belki yıllarca arkanızdan.Bakın aslında bunları gereğinden fazla da önem verilmemelidir. Ben mesela artık altmış iki yaşında bir adamım. Ne var yani hayat bu, varsa hayatla ilgiliniz biraz sosyal bir insanım. Hatta geçenlerde duydum sosyopatım biraz. Pat pat yani. Açık açık söylerim ben. O yüzden alınmayın lütfen.

Siz bir gazetecisiniz ama laflarımı da yabana atmayınız lütfen. Ne diyorduk ha evet örümcekler.. Temiz çalışan hayvanlardır aslında. Yavaştırlar, en sinsi köşelere, karanlıklara yuvalandıkları kadar gözünüzün önündeki duvarlarda bile olabilirler, görmezsiniz, görmemezlikten de gelebilirsiniz. Yine de tutmamak lazım efendim. Amerika gibi memleketlerde toz bile yokmuş ki örümcek olsun. Ama varsa bunları yok etmezseniz maazallah bir uçakla kaçabilirler, yanınıza karınızı da alabilirler değil mi?

Temizlediniz mi, bitti mi ? Hayııır….

Şimdi açıyorsunuz süpürgeyi, kırgınlıklar pardon kırıntılar, cam kırıkları, parçalar, kurtçuklar, zerreler ve diğer mahlukatlar karanlık bir boşluktan, bir yılan deliğinden, hafızanızdaki dehlizlerden içeri çekiliyor. Dolaşın her tarafı, evin varsa diğer odalarını, gezin gezin belli olmaz nereden ne çıkacağı. Sonra mutfakmış, banyoymuş dert değil. Daha sonraya artık.

Ne demiştim , her daim temizlik, koskoca holding kurduk, işimiz bu, ayrı.. Mesela bakın yarım saattir sokuyorsunuz burnuma burnuma mikrofonu değil mi hanım kızım, kimbilir ne mikroplar yuvalanmıştır bu musibette. Benim gibi kaç mendebur gerine gerine anlatmıştır size hayatını, laf ebeliği yapmıştır. Ama değil mi ki sosyal insanlarız hepimiz, aynı kefedeyiz, mikroplarla beraber. Çözüm bu efendim, her daim temizlik, kim zarar görmüş temizlikten, kirler, pislikler, tozlar, kumlar, kurtçuklar, örümcekler, akrepler, yılanlar, sırtlanlar, kalleşler, aldatanlar, terkedenler, sırtından bıçaklayanlar .. Hepsi gider.

Varsa karınız mesela, en yakın dostunuzla kaçtıysa uzaklara evi, arındırmak istersiniz bu utanmaz namussuzlardan, kaldıysa kalbinizi boşaltmak belki.. Hatta temizlik yaparken mesela varsa kütüphanede karınızın apar topar kaçarken unuttuğu yeni aldığı bir kitap da elinize geçmiş olabilir. Ne bileyim belki bir piyango bileti çıkar içinden. İkramiye de vurduysa o bilete, deymeyin keyfinize.

Söyle küçüğüm bundan daha keyifli ne olabilir, tertemiz olmuş eviniz, hayattan daha ne istersiniz.

Ee tek soru demiştik, boşa nefes tüketmeyelim artık.. Kapattın mı kayıt cihazını.. Reklamı iyi yaptık mı bari.Ha ha haaa.. Temizleyin gitsin, temizleyin.. Sağlıcakla kalın hanım kızım, sağlıcakla.. “deyip şen bir kahkaha attı. Fötr şapkasını banktan alıp yavaşça başına koydu, fırlayıp ayağa kalktı, yanında aksesuar olarak taşıdığı çok belli olan şemsiyesini neşeyle sallaya sallaya uzaklaşmaya başladı. Arkasından baka kaldım Şanslı Piyango Yönetim Kurumu Başkanı Sayın.. Sayın.. Sahi neydi adı??