21 Aralık 2006 Perşembe

Göle Maya Çalmak..

-Göle maya çalmak işte..
-Ne o?
-Hayat.. göle maya çalmak gibi be Hulusi..
-Neden yahu?
-Bana bir bak mirim.. Doğdum, anam babam, kardeşlerim, dağ taş, onca arazi, çiftlik..
Sonra biliyorsun en büyük çocuktum ben, Ağaydım. Ağaydım ya bir zamanlar.. hayal gibi..
Sonra askerlik, komutanlar pek severlerdi. Annem kazan kazan keşkek yollardı onlara..
Dönüşte evlendim, dört çocuk oldu.. Gülüş cümbüştü hayat.
-Eee ?..
-Ee si diyeceğim o ki . Geçen sene hanımı kaybettik. Çocuklar yok. Biri amerikada, biri Almanya da, biri milletvekili oldu biliyorsun, diğeri ne arar ne sorar.. boş gezenin boş kalfası, yazarmıymış neymiş. Şimdi burada böyle iki ihtiyar Sapanca'ya bakıp iç geçiriyoruz. Ben alışamayacağım bu huzurevine. Tek sen kaldın Hulusi. Havalarda iyice soğudu mu ne Hulusi? Hanım olsa, birer çetik ördürürdük de bütün kışı sımsıcacık geçirirdik. Hanım olsaydı, şimdi senin gibi her bulduğu yerde uyuklayıp duran miskin bir ihtiyarla ahbaplık etmezdim..he he hee... Hiç birşeyin mayası tutmuyor bu hayatta .. herşey geçiyor.. hiç birşey kalmıyor yanında.. Belki iki ihtiyar bir maya tuttururuz senle be Hulusi?
-....
-Hulusi?
-...
-Bu soğukta nasıl uyudun be miskin?!...
-...
-HULUSİ?